“KABARE”DEYİZ
“Politika
mı? Bizle ne ilgisi var?”
Yazan : JOE
MASTEROFF
Çeviren :
ACLAN BÜYÜKTÜRKOĞLU
Yöneten :
YÜCEL ERTEN
Dramaturgi :
GÖKHAN AKTEMUR
Koreografi :
SELÇUK BORAK
Müzik : JOHN
KANDER
Sahne Tasarımı :
OSMAN ŞENGEZER
Işık Tasarımı :
F.KEMAL YİĞİTCAN
Kostüm Tasarımı :
OSMAN ŞENGEZER
Yönetmen Yardımcısı :
AHMET HÜN
Süre : 2
SAAT 40 DAKİKA / 2 PERDE
OYUNCULAR
AYŞEM YAĞMUR ULUSOY, BERK SAMUR, CAN BAŞAK, DENİZ
EVRENOL, DOĞAN ŞİRİN, ERASLAN SAĞLAM, ERGÜN ÜĞLÜ, HAKAN ARLI, MEHMET SONER
DİNÇ, MERT TURAK, NURDAN KALINAĞA, ÖZGE BORAK, ÖZGE MİDİLLİ, ÖZGE O'NEİLL
SARIMOLA, PELİN BUDAK, PINAR AYGÜN, SELMA KUTLUĞ, YILMAZ ARDA ALPKIRAY
Not: Bu yazıyı okurken, fonda playlist’ten “Cabaret”
şarkısının çalmasını, size de benim bu oyunu izlerken hissettiklerimi az da
olsa yaşatabilmesi adına, çok isterim.
İnsan ne zaman harekete geçer? Ne zaman çevresinde
olup bitenlere “dur” deme ve değiştirme cesareti gösterir? Gösterebilir mi? Dünya
üzerinde her an bir yerlerde insanlar açlıktan ölmekte, bir yerlerde bombalar
patlamaktayken, büyük çoğunluk eğlenmekte, bu duruma sessiz ve tepkisiz
kalmaktadır. Peki, sessiz kalmakta, bu durumu inkâr etmek demek değil midir?
Dur demek için ne yapılmalıdır?
Kabare şarkılarıyla lisedeyken tanışmıştım, Zuhal
Olcay sayesinde… Programlarında ve konserlerinde “Mein Herr” ve “Cabaret” gibi
şarkılar söylüyordu. Cabaret adlı şarkıda “miskin miskin oturma gel müzik dinle”
sözünü çok sevmiştim fakat henüz filmi izlememiştim. 1972 tarihli başrollerini
Liza Minelli, Michael York ve Joel Grey’in paylaştığı aynı adlı filmi izleyince
ise “meselenin” esasında çok derin bir sorunu, faşizmi ele aldığını görmüştüm.
Özellikle Minelli ve Grey’in performansları çok etkileyiciydi…
Filmi de
izledikten sonra sıra Kabare’yi tiyatro sahnesinde izlemeye geldi. Bugün
izlediğim oyundan sonra gönül rahatlığıyla büyük bir yeteneğe sahip olduğumuzu
bir kere daha söyleyebilirim: Mert Turak… Bu izlediğim beşinci oyunu( diğerleri
Otobüs, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Ateşli Sabır(Postacı), Sen Olmak Nedir) ve
her oyunda kendisini sanki başka biriymiş gibi izliyorum, her oyunda farklı bir
karakteri başarıyla canlandırdığını düşünüyorum. Bu oyunda da yine farklıydı
ama benim bu beş karakter arasında en etkilendiğim rolü ise Nur Can Kara’nın
yazdığı “Sen Olmak Nedir”deki karakterdi, kendime en yakın hissettiğim
karakteri oydu. Otobüs’te enteli, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’da bir halk
çocuğunu, Postacı’da aşığı, Sen Olmak Nedir’de ise var olmaya ve var olduğunu
ispatlamaya çalışan bir adamı canlandırıyordu Turak. Kabare’de ise kabarenin başkişisi…
Oyunculuğunu, -her ne kadar oyunculuğu hiç düşünmesem de- bir nevi ders gibi görüyorum.
Peki diğer oyunculuklar nasıldı? Sally rolündeki
Özge Borak ve özellikle nişanlısından vazgeçtiği sahnelerdeki duyguyu başarılı
bir şekilde vermesinden ötürü Selma Kutluğ’un oyunculuklarını da beğendiğimi
söylemeliyim. Diğer oyuncukların ise bana -saydığım bu üç isim kadar- etkileyici
gelmediğini söylemeliyim.
Belki biliyorsunuzdur, Kabare geçtiğimiz sezon bazı kesimlerden
bir sürü eleştiri aldı oyunun içeriğine dair ve kaldırılma riskiyle karşılaştı…
Bunun nedeninin ise oyunun yalnızca Nazilerin kuruluş ve yükseliş devrini anlatması
değil aynı zamanda oyunun her devirde geçerliğini koruması olduğunu
düşünüyorum.
Oyunun yönetmeni Yücel Erten’in daha önce “Keşanlı
Ali Destanı” , “Ne Dersin Azizim”, “Sezuan’ın İyi İnsanı” adlı oyunlarını
seyretmiştim ve onları da çok beğenmiştim. Özellikle “Sezuan’ın İyi İnsanı”’nı daha önce
yorumumda yazdığım gibi görmenizi çok isterim…
Orkestrayı ise çok başarılı buldum, filmdeki
müzikler nasılsa, oyunda da aynı etkiyi yarattılar.- özellikle davul-
Oyuna dair yorumları okurken bir nokta gözüme
çarptı, kostümlerin yavanlığından bahsedilmişti bir internet sitesinde.
Filmdeki kostümleri hatırlamamakla beraber, bir kabarede kostümlerin kalitesi
nasıldır bilmiyorum ama bana da sanki daha iyi olabilirmiş gibi geldi…
Bir eleştirim de oyun kitapçığının olmamasına… Şehir
Tiyatrolarında bugüne kadar her oyundan küçük bir kitapçıkla çıkardım ama bu
oyunda kitapçık yerine a4 kâğıdına basılmış ve sadece kimin hangi rolü oynadığı
yazan bir bilgilendirme kâğıdı dağıtıldı…
Çıkışta ise Mert Turak’ı tebrik etmek için kapıda
bekledim ancak karşılaşamadık. Güvenlik görevlisi ise benim ve birkaç kişinin
bu isteğini kırmamak için elinden geleni yaptı ama zannediyorum Mert Bey genel
kapıdan çıkmamış. Güvenlik görevlisinin yardımcı olmaya çalışmasını ise takdir
ettim çünkü bazı tiyatrolarda böyle bir şeyi teklif etmek bile karşınızda şaşkın
ve yasaklar bakışlarla karşılaşmanıza neden olabiliyor ama bu sahnede (Üsküdar
Müsahipzade Celal) böyle bir durum olmadı. Mert Turak ile daha önce Sen Olmak
Nedir’in çıkışında Oyuncular Tiyatro Kahve’de tanışmıştık gerçi, orada da Turak
da dâhil olmak üzere tüm ekibin biz seyircilere karşı samimiyeti çok hoşuma
gitmişti. Ben de buradan tebriğimi yollayayım!
Son olarak, oyunun anlatmak istediği mesajla yazımı
sonlandırmak isterim: Boş durmayalım, bize uzak demeyelim, “sessiz kalmayalım.”
Buyrun kabareye!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder