“DÜĞÜN ŞARKISI YA DA AKHİLLEUS İLE OPHELİA”
Yazan: Civan Canova
Yöneten: Civan Canova
Dekor Tasarımı: Işın Mumcu
Kostüm Tasarımı: Medine Yavuz
Işık Tasarımı: Nejat Karaorman
Oyuncular:
Berrin Akhasanoğlu
Devlet Tiyatroları, bu sene de önceki senelerde
olduğu gibi duyarlılık gösterilmesi gereken çeşitli konulara dair oyunlar
sahneliyor, bu oyunlarda “kadın”ı ön plana alması ise çok önemli bir özellik,
bir artı.
Civan Canova’nın yazdığı ve yine birkaç sezon önce İstanbul Devlet
Tiyatroları tarafından sahnelenen “Ful Yaprakları” oyununundan çok
etkilenmiştim, hem metni hem rejiyi, hem de oyunculukları çok sevmiştim ama en
çok konu itibariyle çekmişti beni. Oyundan sonra ise büyük bir iştahla kitabı
okumuştum ve Cinius Yayınları’ndan çıkan Civan Canova’nın “Toplu Oyunlar 1” ve “Toplu
Oyunlar 2” kitaplarını bitirdikten sonra düşündüğüm şey ise Civan Canova’nın en
çok “Ful Yaprakları” oyunundan etkilendiğimdi. Yanlış anlaşılmasın, diğer
oyunlar da kimi zaman romantik kimi zaman kara komedi tarzına varan geniş bir
yelpazede yer alıyor ama nedense benim kendimi en çok yakın hissettiğim oyun “Ful
Yaprakları” idi. Aynı kitapta yer alan “Düğün Şarkısı” adlı oyun ise beni
özellikle şu cümlesiyle çok etkilemişti: “-Kızım zil çaldı, hadi sınıfa./ - O
zil değil, benim düğün şarkım.” Belki
sırf bu cümle bile kadın ve sevgi kavramları üzerine bizi düşünmeye itiyor.
Oyunu izlerken aklıma, iki sezon önce izlediğim ve
Cezmi Ersöz’e ait olan “Kendi Kendine Konuşmaktır Aşk” oyunu geldi, o oyun(ki
Kürşat Alnıaçık’ın performansı takdire şayandı) bir ilişkiyi nasıl erkek
gözüyle anlatıyorsa, “Düğün Şarkısı” da kadın gözüyle anlatıyordu. Yalnız bu
defa, ilişki sevgililikten öte bir düğüne ve düğün sonrasına uzanıyor. Berrin
Akhasanoğlu, sahnede tek kişi olarak, etkileyici bir performans sergiliyor.
Dekorun da oyuna uygun olduğunu düşünüyorum. Ayrıca ışık düzeni de oyunla
paralel ilerliyordu ki bu bazı oyunlarda göremediğim -ya da yeteri kadar üzerine düşülmeyen- bir
özellik. Kostümleri de çok sevdiğimi belirtmeliyim.
Bir kadın eşinden ne bekler? Ya da sevgilisi olarak
gördüğü eşinden ne bekler şeklinde sormalıyım sorumu. Adam bu sevgiye cevap
verebilir mi? Bu cevap yeterli midir? Bir sürü kişiyi mutlu etmektense yanı
başındaki sevgiliyi mutlu etmek, daha mı önemlidir? Hangisi doğrudur? Sanatçı
ve hassas bir adamla beraber olmak nasıldır? Bir kadın bunu taşıyabilir mi?
Önyargılar mutlu olmamıza engel midir? Çevre, bir evlilikte ne kadar etkilidir?
Oyun bu sorulara cevap aramakta.
Oyunlar arasında karşılaştırma yapmayı sevmiyorum ne
var ki -ister istemez düşündüğümden- bu oyun benim için Ful Yaprakları gibi
asla unutamayacağım oyunlar listesinde bir oyun değil. Fakat bana hitap
etmediğini de söyleyemem. Bir kadının sevgisine, saygısına, tutkularına tanık
oluyoruz, bu bir erkek için çok önemli. Özellikle ders almak isteyen erkekler
için, kadınları biraz daha anlamak isteyen erkekler için…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder