HERKESİN BİLDİĞİ SIRLAR
“Neden her sabah uyandığımızda yeniden âşık
olamıyoruz birbirimize…”
Yazan:
Yavuz Özkan
Yöneten:
Hidayet Erdinç
Dekor
Tasarımı: Ethem Özbora
Giysi
Tasarımı: Medine Yavuz
Işık
Tasarımı: Serhat Akın
Yönetmen
Yardımcısı: Elif Erdal
Asistanlar:
Alayça Öztürk - Yaşar Büker
Oyuncular:
Adam:
Burak Şentürk
Kadın:
Ebru Unurtan
“Sence
bizde aşağılık kompleksi var mıdır?” diye sorar kadın kocasına, kocası ise
“hayır, biz zaten aşağılığız” diye yanıtlar onu… Bu sözler, başrollerini Sezen
Aksu ve Ferhan Şensoy’un paylaştığı Yavuz Özkan imzalı “Büyük Yalnızlık”
filminde geçen repliklerden biridir… “Büyük Yalnızlık” benim sevdiğim ve
kadın-erkek ilişkileri üzerine düşündüğüm bir film olmakla beraber, eleştirmenler
tarafından tutulmaz… “Herkesin Bildiği Sırlar” ise bu filmden yola çıkılarak
oluşturulmuş bir oyun… Hikâye yine bir kadın ve kocası arasında geçmekte. Bizse
bir evliliğin bitimine, -belki de yeni bir boyuta geçmesine- tanık oluruz.
Kadın ve adam, evliliklerini tartışırlarken aslında onların kendileriyle olan
hesaplaşmalarına tanık oluruz… İroni taşıyan sözler, cevapsız kalan sorular
(özellikle aldatmayla ilgili), histerik kahkahalar, bağırışlar…
Öteden
beri süregelen “karşı cinsi” algıla(yama)ma ya da algılamak istememe durumu,
bizi cinsiyetler, kimlikler ve beklentiler üzerine düşünmeye davet eder.
Erkek,
kendini kadına verilmiş bir lütuf olarak görürken, bir yandan en büyük
hatasının ona “tavlanmış olmak” olduğunu düşünür. Kadınsa, adamın tüm hatalarına
rağmen bir çocuk kalbine sahip olduğunu itiraf eder ama sonra bu sözüne pişman
olur, “çocuk kalbine sahip olacağına adam gibi olsaydı” der… Burada herhangi
bir yargılama yoktur, kadının ve adamın olaylara ve birbirlerine bakış açıları
farklıdır yalnızca, ne var ki bu bakış açısı değişikliği bir aşkın neredeyse
tüm evrelerine sızar ve hep bir sorun çıkarmayı başarır… Her iki taraf da
haklıdır aslında, yalnızca anlayış tükenmiştir, sabır da bittiyse konuşmak
gerekir, devam etmek de, bitirmek de cesaret gerektirir… Kim sevgiyle, saygıyla
kurduğu bir ilişkinin tükenmesini ister ki? Tabi temeldeki sevgi ve saygı
zedelenmemişse…
Yavuz
Özkan filmleri benim için önemlidir, çünkü kadın ve erkek ilişkileri üzerine
soru sordurup, düşünmeye iter… Bir Kadının Anatomisi, Bir Erkeğin Anatomisi,
Bir Sonbahar Hikâyesi, bu düşüncelerime kilit oluşturabilecek sorular
sordurmuştur bana… Bu açıdan Yavuz Özkan’a teşekkür ediyorum, bana bu soruları
sordurup düşündürdüğü için… Ne var ki, oyunu beğendiğimi söyleyemem… Her ne
kadar daha önce Ne Dersin Azizim’de izleyip sevdiğim Burak Şentürk ve bu oyunla
tanıdığım Ebru Unurtan’ın oyunculukları, karakterleri başarıyla yansıtsa da,
daha önce de farklı sanatçılar tarafından farklı yorumlamaları olmuş bu oyunun,
modernizsayonu, ister istemez beni filmle karşılaştırma yapmaya itti. Evet,
adamın ve kadının nedenleri, zedelenmiş sevgileri, zavallılıkları, “aşağılık
olmaları” çok iyi yansıtılmış, fakat belki ben sahnede “benim babam senin
babanı döver” diyen bir karakter ve buna gülen bir seyirci yerine daha akılcı
espriler ve bunun üzerine düşünen seyirciler görmek istiyorum, tiyatrodan
beklentim bu… Tabi ki, bu replik, karakterin gülünçlüğünü ve çaresizliğini
anlatmak için yazılmıştır, hak veriyorum yalnızca benim beklentim bunun çok
üzerinde olduğu için hayal kırıklığına uğradım… Tabi ki modernizasyon olmalı,
neticede 1989 yapımı bir filmi, yirmi küsur sene sonra aynı repliklerle
seyretmek çok sıkıcı olurdu, demek istediğim sadece bu modernizasyonun belki
daha başarılı olabilmesiydi… Örneğin dekor, bu açıdan son derece başarılıydı…
Ufak
bir karşılaştırma yapacak olursam, İki Çarpı İki adlı Devlet Tiyatrosu oyunu da
benzer bir konuyu çok farklı bir açıdan incelemesiyle beni düşündürmüş ve
yıllardır herkesin bilegeldiği bu sırları farklı bir şekilde verebilmenin bir
yolu olduğunu göstermişti bana, bu yüzden çok beğenmiştim. Belki oyundaki bu düz ve yalın anlatım benim
için fazla sade geldi ama bundan hoşlanıyorsanız, gülmek, gülerken kendi
hayatınızdan kesitler görmek istiyorsanız ve bunun için karmaşık yollar
aramıyorsanız, “Herkesin Bildiği Sırlar” tam size göre...
Selamlar
YanıtlaSilModernizasyon konusunda repliklerle oynama yapıldığı doğrudur.Ancak bu Yavuz Özkan'ın bilgisi ve onayı doğrultusunda yapılmıştır.Bahsi geçen ' benim babam senin babanı döver ' cümlesi ekleme olmayıp bizzat Yavuz Özkan'ın tiyatro metninde vardır.
Yorumunuzu gayet başarılı buldum,ellerinize sağlık.Devamlarını bekliyorum...
YanıtlaSilyorumlarınızı oldukça enteresan buldum.örnek:benim babam senin babanı döver cümlesini hatırlamıyorum bile,aklımda kalan espriler değil kadın ve adamın ilişkilerinin karşısındaki çaresizlikleri,zavallılıkları,ilişkinin onları zaman içinde nasıl kemirip tükettiği vb oldu.gülmek için bu oyunu izleyin demek doğru mudur acaba?
YanıtlaSilayrıca her zaman herşeyin üstüne düşünmek gerekmez ki:)
çok sade,çok yalın,devlet tiyatrolarında gördüğüm en iyi değil belki ama ruhuma en çok dokunan oyundu.ağlayarak çıktım.
siz böyle eleştirince dayanamadım yazdım:)
bu arada blogunuzu çok beğendim,şarkılar çok güzel:)