SİTEYE DAİR

Öncelikle hoşgeldiniz... Bloğumu 2012 martında heyecanla açtığımda, izlediğim oyunların bende yarattığı etkiyi ve birikimim yettiğince bu oyunları yorumlamayı ve paylaşmayı amaçlamıştım. Sanatın pek çok alanıyla ilgili olmama rağmen tiyatro ile akademik anlamda bir bağım yoktu, çevirmen olduğum için "Tiyatro Çevirmenliği" çok ilgimi çeken bir alandı. Kendimi geliştirebilmek adına pek çok oyun izledim, okudum, araştırdım, düşündüm. Halen devam eden ve edecek olan bu süreç, tiyatroya olan sevgimin dışında ayrı bir bilinç ve birikim kazandırdı. Bundan sonra oyunlarla ilgili yazılar dışında, tiyatroyla ilgili farklı paylaşımlar da yapmak niyetindeyim, çünkü sanat insanın ruhunu zenginleştirir. Bu zenginliği her zaman paylaşmak dileğiyle, Onur.
Uğur Polat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Uğur Polat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Mayıs 2012 Pazartesi

UĞUR POLAT VE ÇEHOV MAKİNESİ


                       UĞUR POLAT VE ÇEHOV MAKİNESİ


                   



   

YAZAN: MATEİ VİSNİEC

ÇEVİREN: METE GÜRMAN

YÖNETEN: MÜGE GÜRMAN

DEKOR TASARIMI: ZEKİ SARAYOĞLU

GİYSİ TASARIMI: ŞİRİN DAĞTEKİN

IŞIK TASARIMI: AKIN YILMAZ

DRAMAURG-GÖRÜNTÜ TASARIMI KOREOGRAF: MÜGE GÜRMAN

YÖNETMEN YARDIMCISI: ERKAN TAŞDÖĞEN

ASİSTANLAR: FATİH SÖNMEZ/ İSMET VURAL

Kaç zamandır oyun eleştirilerim dışında, yazılarımda sevdiğim oyunculardan da bahsetmek istiyordum. Dün İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında izlediğim Matei Visniec oyunu “Çehov Makinesi” bana bu fırsatı verdi. Yazımda önce çok sevdiğim Uğur Polat’tan bahsedeceğim ancak elbette oyunun bir ekip çalışması olduğunu görmezden gelemeyeceğim için de oyuna ikinci kısımda değineceğim.

Bazı sanatçılar vardır, sizin için ayrı bir yerdedirler. Diğer sanatçıları ne kadar takdir etseniz de sizin için özel olanları başka bir alana konumlarsınız. Bu sanatçılar, size hem bir şeyler öğretir ve katarken, size kendinizi iyi hissettirirler. İşte Uğur Polat da benim için ayrı bir yerde olan sanatçılardandır. Tıpkı, Zuhal Olcay ve Tilbe Saran gibi… (Bu sözümle diğer sanatçılarımızı göz ardı ettiğimi lütfen düşünmeyin) Sanatçı tanımını burada rahatça kullanıyorum çünkü bu tanım, benim kafamda hem alanında göz alıcı bir yeteneğe işaret ederken, bir o kadar da mütevazılığa yer vermek zorundadır, bana göre sanatçı hem yetenekli hem alçakgönüllü olmalıdır. Uğur Polat’ın sanatında hem kendimden bir şeyler bulabildiğim için hem de duruş olarak kendime yakın hissettiğim için, Çehov Makinesi’ne giderken heyecanlıydım… Bu heyecanım oyunun lezzetiyle birleşince, çıkışta kendisiyle tanışmak istedim ve benimle bir fotoğraf çektirerek, benim hatıra makineme çok güzel bir anı ekledi. İnsan hayatının böyle anlarla ayrı bir renklendiğini düşünmüşümdür hep…

Müge Gürman’ın yönettiği oyuna değinecek olursam, “Çehov Makinesi” büyük bir emek ve ekip çalışmasıyla hazırlanmış bir oyun. Oyunculuklarıyla, çevirisiyle, koreografisiyle, ışığıyla, giysileriyle büyük bir alkışı hak ediyor. Ne var ki, hızlı temposundan dolayı oyuncu için de seyirci için de dikkatli bir takip gerektiriyor. Çehov’un bir karakter olarak yer aldığı oyunda, Çehov ve yazarak yarattığı karakterleri karşı karşıya geliyor ve ortaya bazen güldüren bazen de düşündüren bir tablo çıkıyor. Daha önce Tiyatro Pera’nın oyunlarında ve bu sene Şehir Tiyatrolarında Ateşli Sabır(Postacı) adlı oyunda seyrettiğim ve oyunculuğunu çok beğendiğim Levent Öktem ve oyunda “Vişne Bahçesinde unutulan yaşlı uşak Firs ” rolündeki Toygun Ateş, oyunda beni oyunculuklarıyla heyecanlandıran diğer isimlerdi.

Daha önce Vanya Dayı ve Sevgili Doktor oyunlarını izlediğim ve pek çok öyküsünü okuduğum Anton Çehov’u sıkı takip edenler için de “yeni başlayanlar” için de ilginç bir deneyim “Çehov Makinesi”.