NİCE YILLARA “LÜKÜS
HAYAT”
“Bir koyun çalarsan tam 30 yıl
yersin. Sürüyü götüreceksin ki; seninle ticaret yapsınlar.”
|
||||||||||||||||
OYUNCULAR
|
||||||||||||||||
ALİ KARAGÖZ, AYŞEGÜL
İŞSEVER, BESTEM TÜREN, CEM
KARAKAYA, ÇAĞLAR
POLAT, DENİZ
EVRENOL, DERYA
KURTULUŞ, DOĞAN ŞİRİN,ESRA EDE, HÜLYA
ARSLAN, İBRAHİM
ULUTAŞ, İLHAN
KILIMCI , MERVE KELEŞ, MÜNIR
KUTLUĞ , NAGEHAN
ERBAŞI, NUR
SAÇBÜKER, SAVAŞ
BARUTÇU, ŞENAY
SAÇBÜKER, TOLGA
COŞKUN, TUĞRUL
ARSEVER,UĞUR ARDA
AYDIN, YILMAZ ARDA
ALPKIRAY, ZİHNİ
GÖKTAY, ZÜMRÜT
ERKIN
Hani
bazı olgular vardır, muhakkak bir şekilde hayatınıza dâhil olmuş, beyninizin
bir kıvrımına takılıp kalmışlardır… Bir tiyatro sevdalısı olarak bu kadar geç
bile olsa bu klasik eseri beynime sadece melodisi ile kazınmış olmasının
yanında konusu ve oyunculuklarıyla da tam bir görsel şölen hatta bir ders
niteliği taşımasını istediğimden bugünümün dört saatini bu üç perdelik
operete ayırdım ve çok da keyif aldım.
Ekrem
Reşit Rey’in zenginlerin dünyasını anlattığı bu eseri Cemal Reşit Rey’in
artık klasikleşmiş müzikleriyle hayat bulmuş ve bu oyunu Haldun Dormen
yönetmiş, hem de muhteşem oyunculuklarla…
Zihni Göktay’ın (Rıza) sadeliğiyle devleşen oyunculuğu,
doğaçlamaları, Şenay Saçbüker’in
(Zeynep) ve Savaş Barutçu’nun
(Fıstık) samimi oyunculukları, daha
önce Buluşma Yeri’nde seyredip çok beğendiğim Uğur Arda Aydın’ın (Veysi)
sahnedeki rahat hali ve yine Buluşma Yeri’nde oynayan İlhan Kilimci (Şevket)
‘nin oyunculuğu, Derya Kurtuluş (Şadiye) ve Cem Karakaya’nın ( Memiş)
aralarındaki uyum, beni oyunda çeken etkenlerdi… Bunun dışında sanıyorum
oyunun bunca yıldır oynananılagelmesinde oyunun başarılı modernizasyonunun ve
konusunun güncelliğinin de payı çok büyük, özellikle seyircilerden gelen
alkışlar da bunu göstermekte… Müziklerin canlılığı ve etkileyiciliği için de
orkestraya bir alkış…
Bir
kişilik özelliği olarak oyunun başlama saatinden en az yarım saat önce
tiyatroda olup, kapı açılır açılmaz girenlerdenim ve bugünkü gözlemlerimde
biraz da seyircilerden bahsetmek istiyorum… Birçok ilk ve ortaokul
öğrencisiyle beraber seyrettim oyunu ve ne mutlu ki onlar da keyif aldı, bu
konuda. Önceleri endişeliydim çünkü benim için tiyatroda “üniformalı” bir ilk
veya ortaokul öğrencisi görmek benim için oyunda bol gürültü olacağına
işarettir ve bugüne kadar gittiğim pek çok oyunda da bu böyle olmuştur. Tabi
ki burada eğitim sorunu devreye giriyor, çocuklar elbette tiyatroya
getirilmeli ama bu bir ödev olmaktan çok sevgi ve merak kaynaklı olmalı, bu
sevgiyi ve merakı da önce aile sonra da okul aşılamalı diye düşünüyorum… Ne
mutlu ki bugünkü oyunda onlar da keyif aldılar ama umarım oyunun mesajına
dair bir kişi bile olsa bir yerlerden bir şeyler kapmıştır, zira kitlelere
açık bir oyun olduğu için yüzeysel güldürüler dışında derin konulara da
değinilmekte. Bunun dışında söyleyebileceğim genel olarak seyircilerin
sıkılmadan ve bol kahkahayla ve toplumsal mesaj verilen kısımlarda alkışlarla
duyarlılıklarını gösterdikleri… Oyunun sonunda bunca emeğin dakikalarca
ayakta alkışlanması da seyircinin sevgisini gösteriyor… Alkışta ise
oyuncuların salona inip seyircilerin arasından geçmeleri, Zihni Göktay’ın
seyirciye değer verdiğini gösteren jestleri ve projeksiyonla bugüne kadar
Lüküs Hayat’ta oynamış oyuncuların gösterilmesi oyunu daha da anlamlı kıldı.
Bu vesile ile başta Suna Pekuysal ve Semiha Berksoy olmak üzere önce bu oyuna
ve sonra da Türk Tiyatrosu’na emeği geçmiş tüm tiyatrocularımıza yürekten bir
alkış yollayalım, asla unutulmayacak emekleri ve samimiyetleri için... Gelin
hep beraber söyleyelim: “Şişli’de bir apartman, yoksa eğer halin yaman,
nikel-kübik mobilyalar, duvarda yağlı boyalar… Lüküs hayat, lüküs hayat ! Bak
keyfine yan gel de yat! Ne ömür şey, oh ne rahat! Yoktur eşin lüküs hayat!”
|
||||||||||||||||
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder