DOPDOLU BİR OYUN: VENEDİK TACİRİ
“Dert
çağıran, bedelini öder…”
Yazan: W. Shakespeare
Çeviren-Yöneten: Nesrin Kazankaya
Dramaturgi: Şafak Eruyar
Dekor-Kostüm: A. Şirin Dağtekin
Karnaval Kostüm ve Maskları: Nilüfer Moayeri
Işık: Yüksel Aymaz
Müzik Yönetmeni: Ezgi Kasapoğlu
Dans Düzeni: Erdinç Anaz
Yön. Yrd.: Zeynep Özden
Video Tasarım: İlker Yiğen - Zeynep Özden
Çeviren-Yöneten: Nesrin Kazankaya
Dramaturgi: Şafak Eruyar
Dekor-Kostüm: A. Şirin Dağtekin
Karnaval Kostüm ve Maskları: Nilüfer Moayeri
Işık: Yüksel Aymaz
Müzik Yönetmeni: Ezgi Kasapoğlu
Dans Düzeni: Erdinç Anaz
Yön. Yrd.: Zeynep Özden
Video Tasarım: İlker Yiğen - Zeynep Özden
Oynayanlar:
Shylock: Mehmet Ali Kaptanlar
Antonio: Can Başak/Muhammet Uzuner
Portia: Nesrin Kazankaya
Nerissa: Başak Meşe
Bassanio: Kayhan Teker
Gratiano: Mehmet Aslan
Launcelot: Aytunç Şabanlı/Volkan Aktan
Jessica: Zeynep Özden
Lorenzo: Erdinç Anaz
Salarino: Okan Kayabaş
Shakespeare’in
1596/97’de yazdığı “Venedik Taciri”’nin üzerinden yüzyıllar, Tiyatro Pera’nın
sergilediği “Venedik Taciri”’nin prömiyerinin üzerinden ise tam dört yıl geçmiş…
Benim gibi gönlünü sanata adamış bir genç için ne kadar geç kalmış bir yorum…
Ne var ki bu oyun sergilenmeye başladığında lisedeydim ve lisemizin bizlere
verdiği yoğunluk gereği tüm lise hayatım boyunca izlediğim oyun sayısı beşi
geçmemiştir. (Bu sayı şimdi neredeyse iki haftada beşi buluyor) Bu zannediyorum yalnız
benim lisemin değil, aynı zamanda genel olarak eğitim sistemimizin bir olumsuzluğu
çünkü düşündüğüm zaman sanatla bu kadar ilgili olmama rağmen derslerimden
kendime kalan zamanımda ancak dinlenme payı buluyordum ve şimdi üniversiteyi
bitirmek üzere olan bir genç olarak o yıllarda derslerimizde işlediklerimizin
bir kısmı yerine bizlere haftada en az iki kere tiyatro izleme ve yorumlama
şansı verilseydi, etrafımızdaki olay ve olgulara bakışımızın çok daha farklı
olacağını düşünüyorum. Elbette ben ve sanatla ilgili arkadaşlarım üniversitede
ve ya iş hayatında da kendilerini geliştirebilme, olan biteni kavrayabilme
şansı yakaladık ama benim eğitim sistemimizdeki bu eksikle ilgili düşüncem
tamamen bir temenni, gelecek kuşakların zihinlerinin açılması, düşünce
sistemlerinin değişmesi, daha erken gözlem kazanmaları içindir…
Yine
de çok şanslıyım ki Tiyatro Pera’da Brecht’in “Rahat Yaşamaya Övgü”’sünü ve
Çekhov’un “Vanya Dayı”’sını izleme şansı buldum. Her ikisini de çok severek
seyretmiştim…
Shekespeare’in
oyununun yorumlanmasına gelince ise çok başarılı bir modernizasyon olduğunu
söyleyebilirim. Özellikle Devlet Tiyatroları’ndaki “Antigone” yorumlamasından
sonra (ki başarısız bir modernizasyon olduğunu düşünüyorum) bu başarılı
adaptasyonu görmek bana “klasikler de modern bir şekilde yorumlanabiliyormuş”
dedirtti. Başarılıdan kastım, usta bir yazarın, düşünürün çok önemli bir
metnini bozmadan, sade bir çeviriyle ve başarılı oyunculuklarla ( özellikle
Shylock rolündeki Mehmet Ali Kaptanlar’ın göz dolduran oyunculuğunu anmadan
geçemem),şık kostümlerle, göz alıcı danslarla (burada da Erdinç Anaz’ın dans
düzenine önemli katkıları olduğunu düşünüyorum) ve oyunla çok paralel giden
müziklerle harmanlayıp sunulabilmesindendir ki bu noktada Nesrin Kazankaya’nın
başarılı yönetmenliğini de tebrik etmek gerekiyor. Bu açıdan “Venedik Taciri”
dopdolu bir oyun, belki bazı seyircilere ağır gelebilir ama gerçek
sanatseverler tam bir şölenle karşı karşıyalar.
Oyun,
Hristiyan ve Musevi ayrımına dayanmakta ve Shakespeare’in sonelerinde de
değindiği gibi özünde insanı ele almakta. Bir grup Hristiyan, bir Musevi’yi
dolandırırlar fakat Musevi hakkını savunur, ne var ki dönemin koşulları
gereğince Musevi olması elindekilerden olmasına yol açacaktır.
Oyunda
Musevi Shylock’un Hristiyanlar tarafından küçümsendiğini, alaya alındığını,
kızının da Musevi olduğu için babasından utandığını görüyoruz. Oyunun
ilerlemesiyle ise Hristiyanlar’ın Shylock’un mal varlığına el koymasına tanık
oluruz. Burada dikkatli olmak gerekir, oyun kimilerine antisemitizm içeriyor
gibi gelse de Shakespeare Shylock’a “Yahudi insan değil mi, eli tutmaz mı, gözü
görmez mi?” dedirterek aslında herkese bakışının eşit olduğunu anlatmak ister.
Nitekim finalde Shylock ‘un kendisine ihanet eden kızı dâhil, herkesi affetmesi
zayıflığından değil, kendisinde insana özgü “merhamet etme” duygusuna sahip
olduğu, yani “insan olduğu” içindir. Shakespeare bir kez daha insan olmayı
hatırlatır bize ve insan olmanın erdemlerini. Kötülükler zaten vardır ama
önemli olan iyilerin kötülükler karşısında nasıl tepki vermesi gerektiğidir.
Tiyatro
Pera’nın beğendiğim bir özelliği daha, kimi oyunlarda eksik bilgilerle önümüze
sunulan, kimi çok beğendiğim oyunlarda arayıp da bulamadığım oyun
kitapçıklarını çok başarılı ve emek vererek bize sunması, bu açıdan oyunun
kitapçığı pek çok açıdan önemli bir kaynak oluşturuyor. Aynı zamanda Tiyatro
Pera’nın bugüne kadar oynadığı tüm oyunların kitapçıklarından oluşmuş bir de
kitabı var: “Tiyatro Pera'nın On Yılı…” Tiyatroseverler kaçırmasın! Hem oyunu
hem de kitabı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder