SİTEYE DAİR

Öncelikle hoşgeldiniz... Bloğumu 2012 martında heyecanla açtığımda, izlediğim oyunların bende yarattığı etkiyi ve birikimim yettiğince bu oyunları yorumlamayı ve paylaşmayı amaçlamıştım. Sanatın pek çok alanıyla ilgili olmama rağmen tiyatro ile akademik anlamda bir bağım yoktu, çevirmen olduğum için "Tiyatro Çevirmenliği" çok ilgimi çeken bir alandı. Kendimi geliştirebilmek adına pek çok oyun izledim, okudum, araştırdım, düşündüm. Halen devam eden ve edecek olan bu süreç, tiyatroya olan sevgimin dışında ayrı bir bilinç ve birikim kazandırdı. Bundan sonra oyunlarla ilgili yazılar dışında, tiyatroyla ilgili farklı paylaşımlar da yapmak niyetindeyim, çünkü sanat insanın ruhunu zenginleştirir. Bu zenginliği her zaman paylaşmak dileğiyle, Onur.

28 Kasım 2012 Çarşamba

"BARSELO"


                                      BARSELO
      
         “Bu dünyada anandan başka hiçbir kadına güvenmeyeceksin!”

Yazan: Alper Kul
Yöneten: Eyüp Emre Uçaray
Yard. Yönetmen: Heves Duygu Tüzün
Oynayanlar: Ismail Karagöz (Pepe)
Deniz Celiloğlu (Jaws)
Musab Ekici (Lapa)
Emre Yetim (Kama)
Elit Çam (Polianna)
Aslı Menaz (Madonna)
Canan Atalay (Yael)

Dün akşamki tiyatro durağım İkincikat’tı. Alper Kul’un yazıp Eyüp Emre Uçaray’ın yönettiği “Barselo” adlı bu yeni oyun, Doğu’dan İstanbul’a gelen bir gencin “erkek olabilme”  ve erkek egemen toplumda “kendini var edebilme” durumunu anlatıyor.

Oyun beni iki açıdan oldukça düşündürdü: İlki, toplumumuzun ne zaman bu erkeklik hegemonyasından kurtulacağı oldu. Tahmin edileceği gibi cinsiyetçiliğin de dini ve etnik ayrımcılıktan hiçbir farkı yoktur. Bu durum kadın- erkek arasındaki eşitsizlikte görülebileceği gibi erkek-erkek veya kadın- kadın arasındaki insan hakları eşitsizliğinde de görülebilir. Bir delikanlı, “tam anlamıyla” erkek olmalıdır ki (en azından kendi çevresinde) söz sahibi olsun. Tabi ki heteroseksüel bir erkek olması itibarını kazanması için çok önemli bir adımdır ama hayat kadınlarıyla adım atılan erkeklik dünyasında en ufak bir hata kabul kaldırmamaktadır zira herkesin bir üstü vardır. “Racon” böyledir… Bu anlayış kadınlara kullanılması gereken meta olarak bakar. Yalnızca annelik kavramı kutsaldır. Ona güvenilebilir. Burada aklıma daha önce yine İkincikat’ta izlediğim “Yok Oğlum Biz Evdeyiz” adlı oyundaki bir replik geldi: Eşcinselliği aktif ya da pasif olma durumuna göre ayıran bir erkeklik anlayışı vardı orada. Çok genel bir kanıyı ele aldığı için bu homofobik anlayışı “Barselo”’nun karakterlerinde de görmek mümkün. “Gerçek” bir erkek dilerse kadının da erkeğin de( cinsel anlamda) hakkından gelir. Yeter ki “eşcinsel” olmasın. İşte algılamada sıkıntı çektiğim sorun da burada doğuyor: Bu karakterler bana ve eşitlik yanlısı insan anlayışına çok uzak ama sorunlar çok yakın. 

Oyundan çıktığımızda Beyoğlu’nda etek giymiş İskoç erkekler gördük. Bense “Pepeler (oyunun önemli karakteri) hemen bunların hakkından gelir” dedim. Ne kadar acı bir durumla karşı karşıyayız değil mi? Hemen yanı başımızda bir sürü Pepe, bir sürü Jaws ve bir sürü Lapa var. Bir de kadınlar… Kimileri insan tacirlerinin eline düşmüş ve çaresi kalmamış kadınlar… Bu açıdan baktığımızda oyunda büyük bir gerçeklik olgusu var. Bu olgu, başarılı bir metin, sahneleme ve oyuncuklarla pekişmiş. Özellikle İsmail Karagöz, Musab Ekici ve Canan Atalay’ın oyunculukları çok başarılıydı.

Oyunda, beni düşündüren ikinci nokta ise oyunun daha önce izlediğim “Yok Oğlum Biz Evdeyiz” ve “Aut”’a benzemesi. İkincisi yine bir Alper Kul-Eyüp Emre Uçaray işbirliğiydi. Az evvel metnin başarılı olduğunu söyledim, bu özellikle “Aut”’u görmemiş seyirciler için daha fazla geçerlidir. Metni tek başına ele alırsak hiçbir eksi tarafı yok, bana sadece aşırı derecede Aut’u anımsattı. “Bir yazar için benzer konulu oyunlar yazmak problem midir” diye düşündüm bir an, önemli konulardan bahsettiği sürece sorun olmaz ama tekrara da düşmemelidir diye düşünüyorum. Bu oyun bir tekrar değil, belki bir devam oyunu olabilir ama bundan sonrası ne olacak diye merak etmiyor değilim. Zira bir süre sonra her gün yollarda karşılaştığımız, bazen dik dik bakan, bazen bağıran bazen birilerini vuran ya da bıçaklayan “ağır abileri” sahnede görmek sıkıcı duruma da dönüşebilir.

Not: Oyun yeni olduğu için görsel bulunmuyor ancak burada paylaşmak için takipte olacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder