TURNİKE
“Tıp, her yerde oynanır…”
yazan:
Nur Can Kara
yöneten:
Emrah Eren
dekor-kostüm:
Melih Karakurt
ışık:
Alev Topal
yönetmen
yardımcısı: Güney Zeki Göker
polis:
Alican Yücesoy/Onur Soyal
amir:
Gökhan Bozkurt
adam:
Mert Denizmen
ipek:
Ece Çelikçapa
ceylan:
Canan Atalay
simitçi:
Güney Zeki Göker
“Turnike
döner, yerler değişir. Siz önünüzdeki kolu iterken, arkadaki kol kıçınıza vurur…”
Dün
akşam Sahne Hal’de –konusu gereği- tüylerimi diken diken eden bir oyun izledim.
Toplumumuzun en büyük hastalıklarından ve yüz karalarından biri olan pedofiliyi
konu alan bu oyun, çocuk istismarını ele alan nadir oyunlardan. (Tıpatıp aynısı
olmasa bile, benzeri bir eksende ilerleyen Şehir Tiyatroları’nın geçen sezonda eleştiri
oklarını üzerine çeken oyunu “Günlük Müstehcen Sırlar” da pedofiliyle ilgiliydi
ve fazlasıyla “müstehcen” bulunduğu için kimi çevrelerce yasaklanması talep
edilmişti. Daha sonra bu oyunun “yeterli derecede” müstehcen olmadığı sonucuna
varılmış ve devam etmesine izin verilmişti. Her ne kadar ekim programında
gözükmese bile “Günlük Müstehcen Sırlar”, toplumsal farkındalığı harekete
geçirme gücüne sahip olması bakımından devam etmesi gereken bir oyun) Çocuk
istismarı, toplumca hiç de yabancısı olmadığımız bir konu. Gazetelerde hemen
her gün okuduğumuz ve adeta suçlu olarak küçücük çocukların, kardeşlerimizin,
kızlarımızın, oğullarımızın gösterildiği bir toplumda yaşıyoruz ve hastalıklı
insanlar sokakta ellerini rahatça sallayarak dolaşabiliyorlar. Oyundan alıntılamamam
gerekirse daha duygularını tanımlama aşamasına bile gelmemiş küçücük bir çocuk,
nasıl olur da “kendi rızasıyla” bir sürü kişiyle beraber olabilir? Yoksa o da
mı kuyruk sallamıştır? Tabi, yoksa onca adam niçin onlara saldırsın değil mi? Görüldüğü
gibi çok büyük bir sorunla karşı karşıyayız ve bu durum çözülmedikçe de yarınlarımıza
sağlıklı bireyler yetiştirmek hedefimiz, bir ütopyadan öteye gidemez. Tabi, o
hedefi gerçekleştirmek istiyorsak. Oyunda, Mert Denizmen pedeofili babayı
başarıyla canlandırıyor. Baba, çocuk istismarından hapse girmiş ve beş yıl
yatmıştır. Tabi ki, içerideki “ağır ağabeylerimiz” bu pedofili babanın “hakkından
gelmişlerdir”, ama pedofilinin bir suç olması yanında hapisle
iyileştirilemeyecek bir hastalık olduğu olgusunu da unutmayalım. Elbette,
hapis, pedofili hastalarını, çocuklarımızdan uzak tutacaktır ama o “hastalar”
hapisten çıktıklarında, yine eski hayatlarına dönmeyecekler midir, tabi
hapis-polis korkusu oluşmazsa… Bunun için çok ciddi önlemler alınmak
zorundadır.
Bana
bunları düşündürmesi açısından oldukça doyurucu bir oyun olduğunu
söyleyebilirim Turnike’nin. Oyun, pedofili yanında ekranlarda, şarkı
yarışmalarında, ya da genel adıyla “eğlence programlarında” yer alan henüz reşit olmamış çocukların
kullanılmasına da sağlam bir eleştiri yolluyor.
Oyunculuk
anlamında ise, sade ve etkileyici performanslar görüyoruz, polis rolündeki Onur Soyal, amir Gökhan Bozkurt, pedofili baba rolünün hakkından başarıyla
gelen Mert Denizmen, rolü gereği masumiyeti bizlere yansıtan Ece Çelikçapa,
rolünün amacı oyun sonuna doğru belli olan Canan Atalay ve rolü az ama önemli
etkisi olan simitçi rolündeki Güney Zeki Göker.
Turnike,
geçen sezon izlediğim ve hem konusuyla hem de Mert Turak’ın etkileyici
oyunculuğuyla çok beğendiğim “Sen Olmak Nedir”’in de yazarı olan Nur Can Kara’ya
ait. Konuları itibariyle çok farklı oldukları için bu iki oyunu
karşılaştırmayacağım fakat Nur Can Kara’nın kaleminde özellikle toplumumuza
değen bir taraf var, bunu her iki oyunda da gördüm.
Oyunda
sahne geçişleri, alışık olmadığımız bir tarzda düzenlenmiş ve efektlerle
desteklenmiş. Oyunun çocuk parkında geçmesini de oldukça anlamlı buldum.
Sağlıklı
ve mantıklı düşünen bireyler olarak hepimizin oldukça hassas olduğunu
düşündüğüm bu konulu oyundan çıktıktan sonra ise, “bunu durdurmak için,
bilinçliliğimi eyleme dökebilmek için ne yapmak gerekir” diye düşündüm, bu tabi
ki birkaç kişinin hareketiyle olmayacak bir şey ama birer birer, grup grup
sesimizi duyurursak, birilerine değebilirsek, elbette bir şeyler değişir. Tıpkı oyunun umutlu olduğu gibi ben de
umutluyum, önümüzde almamız gereken çok uzun yollar olsa da… Bu yolda çok
önemli bir farkındalık yarattıkları için tüm ekibe teşekkürlerle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder