SİTEYE DAİR

Öncelikle hoşgeldiniz... Bloğumu 2012 martında heyecanla açtığımda, izlediğim oyunların bende yarattığı etkiyi ve birikimim yettiğince bu oyunları yorumlamayı ve paylaşmayı amaçlamıştım. Sanatın pek çok alanıyla ilgili olmama rağmen tiyatro ile akademik anlamda bir bağım yoktu, çevirmen olduğum için "Tiyatro Çevirmenliği" çok ilgimi çeken bir alandı. Kendimi geliştirebilmek adına pek çok oyun izledim, okudum, araştırdım, düşündüm. Halen devam eden ve edecek olan bu süreç, tiyatroya olan sevgimin dışında ayrı bir bilinç ve birikim kazandırdı. Bundan sonra oyunlarla ilgili yazılar dışında, tiyatroyla ilgili farklı paylaşımlar da yapmak niyetindeyim, çünkü sanat insanın ruhunu zenginleştirir. Bu zenginliği her zaman paylaşmak dileğiyle, Onur.

5 Aralık 2012 Çarşamba

DEVLET TİYATROLARI VE “AY ECESİ”



               DEVLET TİYATROLARI VE  “AY ECESİ”

                        “Aşktır senin suç dediğin…”

Yazan: Burçak Çöllü
Yönetmen: Mustafa Avkıran - Övül Avkıran
Dekor-Kostüm Tasarımı: Şirin Dağtekin Yenen
Işık Tasarımı: Yüksel Aymaz
Yönetmen Yardımcısı: Mine Tüfekçioğlu
Müzik Direktörü: O. Enes Kuzu
Asistanlar: Deniz Bolışık - Erkan Yılmaz - Sercan Çelik

Oyuncular:
Çığırtkan - Lala: Kubilay Karslıoğlu
Ay Kız: Tuba Karabey
Mehmene Banu: Gözde Cığacı
Şirin: Dolunay Pircioğlu
Ferhad: Uygar Özçelik
Hüsrev: Erdem Yılmaz
Dadı: Cansu Saka
Vezir: Erkan Yılmaz
Dilruba: Gözde Kaya
Peymane: Çağıl Tekten
Ruhnüvaz: Gizem Ancı
Cilvenaz: Ayşe Gülerman
Marangoz: Onur Şirin
Demirci: Adil Can Demirel
Fırıncı: Emre Sungur
Kunduracı: Melih Şengider
Terzi: Deniz Bolışık
Bohçacı: Selda Şahin
Çömlekçi: Kutay Şahin
Mimarbaşı: Uygar Özçelik

Sahne Amiri: Şafak Doğan Yalçın
Işık Kumanda: Ozan Çelik

Şehir Tiyatroları oyunlarına değindiğim son yazımdan sonra dün akşam “Ay Ecesi” adlı oyunu seyrettim Üsküdar Tekel Sahnesinde. Devlet Tiyatroları beni tiyatroya alıştıran bir tiyatrodur. Haftada birkaç tiyatro izlemeye başladığım 2009 yılında izlediğim “Ful Yaprakları” ve “İki Çarpı İki” adlı Devlet Tiyatroları oyunları bana “iyi ki tiyatro var” dedirmiştir. Zamanla yine DT sahnelerinde “İmparatorluk Kuranlar” gibi “Profesyonel” gibi “Michelangelo”, “Yanık”, “Sezuan’ın İyi İnsanı” gibi pek çok önemli oyun daha izledim. Ancak bazen de öyle oyunlara şahit oldum ki, “bu oyunlar neden sahneleniyor” dediğim de oldu, örneğin “Opera Komik”, “Karanlık İşler”, “Anita’nın Aşkı Ya Da Antigone New York’ta”, “Ve Hep Birlikte Soldan Çıkarlar”, “Antigone” ve yakın zamanda izlediğim ancak hayal kırıklığına uğradığım “Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını” gibi… Bu saydığım oyunlar arasında “Antigone” Sofhokles’in çok önemli bir yapıtı olmakla birlikte reji alanında sıkıntılar olduğunu düşündürmüştü bana, tıpkı “Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını” oyununda olduğu gibi. Yoksa başarılı bir reji, güzel bir modernizasyon ve güçlü oyunculuklarla bir “Antigone” izlemek çok hoş olurdu. Bazen de oyunculuklarda “Devlet tiyatrocusu sesi” diye adlandırabileceğim ve doğallığın aksine yapma bir ses tonunundan oluşan ve bu ses tonuna dayanan oyunculuklar görüyorum ki bu da hoşnut kaldığım bir yorum tarzı değil. Bu sıkıntıları burada saymamın nedeni ukalaca bir tavır değil aksine seyirci gözüyle bir katkı, yapıcı bir eleştiri sağlamaktır. Ne yazık ki dün akşam izlediğim “Ay Ecesi” adlı oyun da beni reji ve oyunculuk anlamında hayal kırıklığına uğrattı.

Çok güçlü ve değişik bir bakış açısına sahip olan ve düşündüren bir metinle karşı karşıyayız. Asırlardır dinlenilegelmiş “Ferhat ile Şirin” destanında geride kalmış, ay gibi “donuk” bir hükümdarın, bir kadının, bir insanın, “Mehmene Banu”’nun aşkıdır oyunda anlatılan. Hükümdarların da âşık olabileceği, zor duruma düşebileceğine tanık oluruz. Öyle ki, ne Şirin ne Ferhat ön plandadır bu oyunda. Tüm hikâye Mehmene Banu’nun gözünden anlatılır.  Burçak Çöllü’ye ait olan bu metni çok sevdiğimi belirtmeliyim ancak bu metin abartılı oyunculuklar, abartılı jest ve seslerle harcanmamalıydı diye düşünüyorum. Ayrıca bu hikâye için iki perdeyi de uzun buldum, tek perdede de vuruculuk yakalanabilirdi. Bu oyunda metin dışında, daha önce çok severek izlediğim “Fesleğen Çıkmazı” ve beğenmediğim “Baştan Çıkarma” oyunlarında izlediğim “Kubilay Karslıoğlu” ve özellikle sesini çok sevdiğim Peymane rolündeki Çağıl Tekten oyunda iyi ki yer almışlar dediğim oyuncular. Ayrıca kostümleri de çok beğendiğimi söylemeliyim.

Bu sezon Devlet Tiyatroları, bana “Yağmur Durduğunda” oyunu dışında fazla bir şey katamadı. Özel tiyatrolar gerek metinleri gerek rejileri gerekse oyunculuklarıyla küçük salonlarda, bana Devlet Tiyatroları’nın kattığından çok daha fazla duygu ve düşünce kattı ama ben Devlet Tiyatrolarının da aynı güzellikte oyunlar sergilemesini bekliyorum çünkü bir özel tiyatro oyunu, üç devlet tiyatrosu oyununa denk düşüyor ekonomik düzlemde. Ay sonunda yine Devlet Tiyatroları’nda “Sessizlik” adlı oyunu izleyeceğim, dilerim o oyun ve çıkmasını beklediğim yeni oyunları bana DT’nin yine güzel ve alışılmadık oyunlar çıkaracağını müjdeler.

                                           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder