ÖZEL YETENEKLERİ OLAN YABANCILAR
Yazan: Saviana Stanescu
Çeviren: Kemal Başar
Yöneten: Ömer Fuat Köker
Orijinal Müzikler:
M.Yiğit Dalgın
Düzenleme ve Kayıt: Doğa Ebrişim
Kostüm: Elvan Ezgi Keskin
Dekor: Cenk Hakan Köksal
Afiş Tasarım: Melis Çıldır
Oyuncular:
Nadia: Sibel Şişman
Borat: Cenk Hakan Köksal
Lupita: Başak Kıvılcım Ertanoğlu
Bob: Yunus Emre Terzioğlu
Memurlar: Elvan Ezgi Keskin- Özgün Akaçça
“Özel Yetenekleri Olan Yabancılar” Uygulama
Tiyatrosu’nun adını duyduğum ilk oyunları. İlklere karşı her zaman heyecanla
yaklaşmışımdır, çünkü içinde ne kadar başarılı oyuncular barındırsa da o
tiyatro, bir devam zorunluluğundan değil, tiyatro sevgisinden bir oyun ortaya
koymuştur. Dilerim Uygulama Tiyatrosu daha nice oyunlarında bu tiyatro
sevgisini koruyup, düşündüren oyunlar ortaya koyar, tıpkı “Özel Yetenekleri
Olan Yabancılar” oyununda olduğu gibi.
“Özel Yetenekleri Olan Yabancılar” Rusya’dan
hayallerini takip ederek Amerika’ya kaçak yollarla giden iki sevgilinin( Nadia
ve Borat), hayallerinin ve hayatlarının sınır dışı edilme tehdidiyle nasıl bir
anda değiştiğini gösteriyor. Nadia(Sibel Şişman) ve Borat (Cenk Hakan Köksal)
tekrar buluşmak üzere ayrılmak zorunda kalırlar ve ikisinin de hayatı farklı
yollarda ilerler. İkisinin de “özel yeteneği” palyaçoluktur aslında, ne var ki
palyaçoluk Rusya’da kazandırdığı gibi para kazandıramaz Amerika’daki
yabancılarımıza. Özel yeteneklerle, hayaller ve gerçekler bir türlü kesişmez.
Borat taksicilik yaparak geçinmeye çalışırken, Nadia hayallerinin partisi
olduğunu düşündüğü bir partiye katılır, ev sahibesinin(Lupita) yardımıyla… Ne
var ki işler umulduğu gibi gitmez. Borat, Nadia’nın ev sahibesi olan Lupita’ya(Başak
Kıvılcım Ertanoğlu) âşık olur. Nadia ise Lupita’nın evine dadanan ve amacı
günlük ilişkiler yaşamak olan Bob’a -
önceleri hoşlanmasa da- âşık olmuştur. Böylece onunla evlenecek ve Amerika’da,
hayallerinin ülkesinde kalabilecektir, ne de olsa geride bıraktığı kimsesi
yoktur. Fakat Borat, Nadia gibi şanslı değildir. Gerçi Lupita da Borat’tan
hoşlanmıştır ama Lupita’nın çok büyük hayalleri vardır, o büyük bir oyuncu
olup, Antonio Banderas ile kırmızı halıda yürümek istemektedir. Bu yüzden Borat’ı
kurtarmak ister ancak onun sevgisine karşılık veremez.
Oyunda beni en çok etkileyen nokta ise erkek memurun(
Özgün Akaçça) Nadia’ya tecavüz etme sahnesi. Her ne kadar Amerika’da gözaltında
neler yapıldığına dair bir ışık tutsa da bunu medenileşme evrelerini
tamamlayamamış her ülkeye uyarlayabiliriz. Bir yazarlık fantezisinden çok, önemli
bir soruna değinilmesi açısından çok etkileyici buldum. Bu açıdan metin de çok
önemli ve metnin başarılı çevirisi.
Oyuncuların hepsi de bana rolü yaşadıklarını
hissettirdiler… Borat’ın çaresizliği, Nadia’nın hayalleri, Lupita’nın önceleri
sinirli ama sonra sevecenleşen tavırları, Bob’un yalnızlığı ve memurların
sertliği, çok iyi yansıtılmıştı.
Oyuna dair bir eleştirim ise Bob karakteriyle
alakalı. Yunus Emre Terzioğlu Bob karakterini başarıyla oynuyor ancak oyunun
başında sadece yüzeysel ilişkiler yaşamak isteyen ve alkolik bir tipleme çizen
karakterin bir anda Nadia’ya yardım eden ve artık sadece diyet cola içen bir
karaktere dönüşmesi çok havada kalmış gibi geldi bana. Sanki arada bir şeyler
olmuş ama bu sahneye taşınmamış gibi. Tabi bu oyunda, direk göze batan bir
eksiklik ya da yanlış değil ama oyunu ve yorumlamayı beğenmeme rağmen bu
dönüşüm sanki çok çabuk olmuş gibi geldi bana. Çünkü kadınları yatağa atmaktan
başka bir şey düşünmeyen Bob, belki Nadia’nın hayalleri yıkıldıktan sonra ona
bir süre yakın görünüp, sonra Nadia’yı kullanıp bıraksaydı, Bob karakterine daha
uygun bir davranış yapmış olurdu. Aradaki geçiş çok hızlı olmuş sanki…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder