SİTEYE DAİR

Öncelikle hoşgeldiniz... Bloğumu 2012 martında heyecanla açtığımda, izlediğim oyunların bende yarattığı etkiyi ve birikimim yettiğince bu oyunları yorumlamayı ve paylaşmayı amaçlamıştım. Sanatın pek çok alanıyla ilgili olmama rağmen tiyatro ile akademik anlamda bir bağım yoktu, çevirmen olduğum için "Tiyatro Çevirmenliği" çok ilgimi çeken bir alandı. Kendimi geliştirebilmek adına pek çok oyun izledim, okudum, araştırdım, düşündüm. Halen devam eden ve edecek olan bu süreç, tiyatroya olan sevgimin dışında ayrı bir bilinç ve birikim kazandırdı. Bundan sonra oyunlarla ilgili yazılar dışında, tiyatroyla ilgili farklı paylaşımlar da yapmak niyetindeyim, çünkü sanat insanın ruhunu zenginleştirir. Bu zenginliği her zaman paylaşmak dileğiyle, Onur.

16 Mayıs 2012 Çarşamba

ÖZEL YETENEKLERİ OLAN YABANCILAR


          ÖZEL YETENEKLERİ OLAN YABANCILAR

  “Elimizde olan gerçekler, hayallerimizin dönüşümüne sebep olur mu?”

                                   

Yazan: Saviana Stanescu
Çeviren: Kemal Başar
Yöneten: Ömer Fuat Köker
Orijinal Müzikler:  M.Yiğit Dalgın
Düzenleme ve Kayıt: Doğa Ebrişim
Kostüm: Elvan Ezgi Keskin
Dekor: Cenk Hakan Köksal
Afiş Tasarım: Melis Çıldır

Oyuncular:
Nadia: Sibel Şişman
Borat: Cenk Hakan Köksal
Lupita: Başak Kıvılcım Ertanoğlu
Bob: Yunus Emre Terzioğlu
Memurlar: Elvan Ezgi Keskin- Özgün Akaçça

“Özel Yetenekleri Olan Yabancılar” Uygulama Tiyatrosu’nun adını duyduğum ilk oyunları. İlklere karşı her zaman heyecanla yaklaşmışımdır, çünkü içinde ne kadar başarılı oyuncular barındırsa da o tiyatro, bir devam zorunluluğundan değil, tiyatro sevgisinden bir oyun ortaya koymuştur. Dilerim Uygulama Tiyatrosu daha nice oyunlarında bu tiyatro sevgisini koruyup, düşündüren oyunlar ortaya koyar, tıpkı “Özel Yetenekleri Olan Yabancılar” oyununda olduğu gibi.

“Özel Yetenekleri Olan Yabancılar” Rusya’dan hayallerini takip ederek Amerika’ya kaçak yollarla giden iki sevgilinin( Nadia ve Borat), hayallerinin ve hayatlarının sınır dışı edilme tehdidiyle nasıl bir anda değiştiğini gösteriyor. Nadia(Sibel Şişman) ve Borat (Cenk Hakan Köksal) tekrar buluşmak üzere ayrılmak zorunda kalırlar ve ikisinin de hayatı farklı yollarda ilerler. İkisinin de “özel yeteneği” palyaçoluktur aslında, ne var ki palyaçoluk Rusya’da kazandırdığı gibi para kazandıramaz Amerika’daki yabancılarımıza. Özel yeteneklerle, hayaller ve gerçekler bir türlü kesişmez. Borat taksicilik yaparak geçinmeye çalışırken, Nadia hayallerinin partisi olduğunu düşündüğü bir partiye katılır, ev sahibesinin(Lupita) yardımıyla… Ne var ki işler umulduğu gibi gitmez. Borat, Nadia’nın ev sahibesi olan Lupita’ya(Başak Kıvılcım Ertanoğlu) âşık olur. Nadia ise Lupita’nın evine dadanan ve amacı günlük ilişkiler yaşamak olan Bob’a  - önceleri hoşlanmasa da- âşık olmuştur. Böylece onunla evlenecek ve Amerika’da, hayallerinin ülkesinde kalabilecektir, ne de olsa geride bıraktığı kimsesi yoktur. Fakat Borat, Nadia gibi şanslı değildir. Gerçi Lupita da Borat’tan hoşlanmıştır ama Lupita’nın çok büyük hayalleri vardır, o büyük bir oyuncu olup, Antonio Banderas ile kırmızı halıda yürümek istemektedir. Bu yüzden Borat’ı kurtarmak ister ancak onun sevgisine karşılık veremez.

Oyunda beni en çok etkileyen nokta ise erkek memurun( Özgün Akaçça) Nadia’ya tecavüz etme sahnesi. Her ne kadar Amerika’da gözaltında neler yapıldığına dair bir ışık tutsa da bunu medenileşme evrelerini tamamlayamamış her ülkeye uyarlayabiliriz. Bir yazarlık fantezisinden çok, önemli bir soruna değinilmesi açısından çok etkileyici buldum. Bu açıdan metin de çok önemli ve metnin başarılı çevirisi.

Oyuncuların hepsi de bana rolü yaşadıklarını hissettirdiler… Borat’ın çaresizliği, Nadia’nın hayalleri, Lupita’nın önceleri sinirli ama sonra sevecenleşen tavırları, Bob’un yalnızlığı ve memurların sertliği, çok iyi yansıtılmıştı.

Oyuna dair bir eleştirim ise Bob karakteriyle alakalı. Yunus Emre Terzioğlu Bob karakterini başarıyla oynuyor ancak oyunun başında sadece yüzeysel ilişkiler yaşamak isteyen ve alkolik bir tipleme çizen karakterin bir anda Nadia’ya yardım eden ve artık sadece diyet cola içen bir karaktere dönüşmesi çok havada kalmış gibi geldi bana. Sanki arada bir şeyler olmuş ama bu sahneye taşınmamış gibi. Tabi bu oyunda, direk göze batan bir eksiklik ya da yanlış değil ama oyunu ve yorumlamayı beğenmeme rağmen bu dönüşüm sanki çok çabuk olmuş gibi geldi bana. Çünkü kadınları yatağa atmaktan başka bir şey düşünmeyen Bob, belki Nadia’nın hayalleri yıkıldıktan sonra ona bir süre yakın görünüp, sonra Nadia’yı kullanıp bıraksaydı, Bob karakterine daha uygun bir davranış yapmış olurdu. Aradaki geçiş çok hızlı olmuş sanki…

Hayaller, benim için her zaman önemlidir, gerçekler de… Bu açıdan beni düne kadar yabancı olduğum bu karakterlerle tanıştırıp, heyecanlandırdıkları için Uygulama Tiyatrosu’na teşekkürlerle…

                                          

                                 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder